Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Türker Gürsoy, Türk Reasürans’ın yönetiminde kasım ayı itibarıyla Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK) hasar ödeme gücünün 40 milyar TL’ye yükseltildiğini belirterek, “DASK, tüm planlarını olası İstanbul depremini göz önünde bulundurarak yapıyor. Depreme hazır olmak için DASK’ın operasyonel ve finansal gücünü artıracak çalışmalar gerçekleştiriliyor.” dedi.
Her depremde edindikleri deneyimlerle hizmetlere yenilerini eklemeyi de sürdürdüklerini ifade eden Gürsoy, “İzmir depreminin ardından ilk kez 2 farklı noktada hizmete açtığımız DASK iletişim merkezleri ile hem sahadaki çalışmaların koordinasyonunu sağladık hem de sigortalılarımızın sorularını yanıtladık.” dedi.
Bu yıl e-devlet üzerinden sundukları hizmetlere yenilerini eklediklerini belirten Gürsoy, “Zorunlu Deprem Sigortası poliçe sahipleri, artık kendilerine ait deprem hasar dosyalarının durumlarını e-devlet üzerinden görüntüleyebiliyor ve eksik evraklarını direkt sistem üzerinden hasar dosyalarına iletebiliyor. Ayrıca, deprem sonrasında çağrı merkezi, IVR, web sitesi gibi ihbar kanallarının yanında e-devlet üzerinden de hasar ihbar bildiriminde bulunabiliyor. İzmir depreminin ardından da bu kanaldan hasar ihbarı aldık ve sigortalılarımıza kolaylık sağlamış olduk.” diye konuştu.
Gürsoy, bu yıl DASK için önemli gündemlerden birinin de teknik işleticiliğinin ağustos ayında Türk Reasürans’a devri olduğunu hatırlatarak, “Hazine ve Maliye Bakanlığımızın şirketi olarak kurulan Türk Reasürans, özellikle reasürans anlamındaki yenilikçi bakış açısını, mevcuttaki tecrübeler ile birleştirerek Kurumu ile yürüttüğü interaktif yönetim anlayışıyla birçok yeniliğe imza atmış ve atmaktadır.” dedi.
DASK olarak İzmir depreminin hemen ardından bölgeye geldiklerini ifade eden Gürsoy, depremden sonraki ilk günde eksperlerin sahaya çıktığını ve 3. günde ilk ödemeleri gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Gürsoy, o günden bu yana da hasar ihbarlarını en kısa sürede sonuçlandırmak için aralıksız çalıştıklarını aktararak, “İzmir depreminde, bugüne kadar toplam 23 bin 500 hasar ihbarı alındı ve sonuçlanan dosyalar için de 190 milyon TL ödeme yapıldı. Kalan dosyaları da en hızlı şekilde sonuçlandırmak ve ödemeleri tamamlamak için zorlu pandemi şartlarına rağmen aralıksız çalışmaya devam ediliyor. 24 Ocak’ta gerçekleşen Elazığ merkezli deprem için 240 milyon TL ödeme yapılmıştı. İzmir depreminden sonra yapılan ödemelerle de birlikte DASK’ın kuruluşundan bu yana gerçekleştirilen toplam ödeme tutarı 630 milyon TL’ye ulaştı.” şeklinde konuştu.
Bugün Türkiye genelinde Zorunlu Deprem Sigortası poliçe sayısının 10 milyonu aşarken sigortalılık oranının yüzde 57 düzeyinde olduğunu bildiren Gürsoy, “DASK olarak önceki deneyimlerimizden de biliyoruz ki deprem geçirmiş illerde sigortalılık oranları daha yüksek oluyor. Bu yıl 24 Ocak’ta gerçekleşen Elazığ merkezli depremde, Elazığ’ın sigortalılık oranı yüzde 35 civarındayken bugün bu oranın yüzde 51’e ve Malatya’da sigortalılık oranının yüzde 38’den yüzde 51’e yükseldiği görülüyor. Bahsettiğim gibi 30 Ekim’de yaşanan İzmir depreminin de sigortalılık oranına aynı şekilde etkisi oldu.” dedi.
Gürsoy, yılın sonuna yaklaşılan bugünlerde sigortalılık oranlarına bölgesel bazda bakıldığında ise Marmara Bölgesi’nin yüzde 68’lik sigortalılık oranıyla ilk sırada yer alırken, sigortalılık oranlarının Ege Bölgesi’nde yüzde 57, İç Anadolu’da yüzde 53, Doğu Anadolu’da yüzde 50, Akdeniz’de yüzde 49, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu’da yüzde 45’ler düzeyinde seyrettiğini söyledi.
Türker Gürsoy, bugün Türkiye genelinde iki konuttan birinin sigortalı olduğunu belirterek, bu oranın dünyadaki benzer modellerle kıyaslandığında çok iyi bir oran olmakla birlikte kapsamlarına giren konutların tamamının Zorunlu Deprem Sigortası güvencesine sahip olması için çalıştıklarını söyledi.
Depremin Türkiye’nin gerçeği olduğunu, topraklarının büyük çoğunluğunun çeşitli derecelerde deprem riski barındırdığını anlatan Gürsoy, “Bu nedenle depreme karşı önlem almak kaçınılmaz. Depremin zamanını ve şiddetini önceden tahmin etmek mümkün değil. Dolayısıyla depreme hazırlıklı olmamız gerekiyor. Öncelikle deprem riskinin farkında olmalı ve depremi sadece yaşanan afetler sonrasında hatırlamamalıyız.” dedi.
Gürsoy, depremle mücadelenin depremden önce başlaması gerektiğini ifade ederek, “Zorunlu Deprem Sigortası da depreme karşı alınabilecek en önemli finansal önlemlerden biri. DASK olarak hedef, ülke genelinde depreme karşı finansal önlem olarak Türkiye kumbarasını oluşturmak. Bunun için sadece günde ortalama 44 kuruş ayırmak yeterli. Türkiye geneli için ortalama prim senelik 162 TL.” diye konuştu.
SEDDK Başkanı Gürsoy, DASK’ın faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
Türker Gürsoy, 2020 yılında 2 büyük deprem yaşandığını, 24 Ocak’ta Elazığ’da ve 30 Ekim’de İzmir’de çevre illeri de etkileyen depremler olduğunu anımsatarak, DASK olarak depremlerden sonra hızla sahaya inerek hasar tespit çalışmalarını başlatmaya ve tazminat ödemelerini yaparak depremden mağdur olan vatandaşların yanında olmaya önem verdiklerini söyledi.Her depremde edindikleri deneyimlerle hizmetlere yenilerini eklemeyi de sürdürdüklerini ifade eden Gürsoy, “İzmir depreminin ardından ilk kez 2 farklı noktada hizmete açtığımız DASK iletişim merkezleri ile hem sahadaki çalışmaların koordinasyonunu sağladık hem de sigortalılarımızın sorularını yanıtladık.” dedi.
Bu yıl e-devlet üzerinden sundukları hizmetlere yenilerini eklediklerini belirten Gürsoy, “Zorunlu Deprem Sigortası poliçe sahipleri, artık kendilerine ait deprem hasar dosyalarının durumlarını e-devlet üzerinden görüntüleyebiliyor ve eksik evraklarını direkt sistem üzerinden hasar dosyalarına iletebiliyor. Ayrıca, deprem sonrasında çağrı merkezi, IVR, web sitesi gibi ihbar kanallarının yanında e-devlet üzerinden de hasar ihbar bildiriminde bulunabiliyor. İzmir depreminin ardından da bu kanaldan hasar ihbarı aldık ve sigortalılarımıza kolaylık sağlamış olduk.” diye konuştu.
Gürsoy, bu yıl DASK için önemli gündemlerden birinin de teknik işleticiliğinin ağustos ayında Türk Reasürans’a devri olduğunu hatırlatarak, “Hazine ve Maliye Bakanlığımızın şirketi olarak kurulan Türk Reasürans, özellikle reasürans anlamındaki yenilikçi bakış açısını, mevcuttaki tecrübeler ile birleştirerek Kurumu ile yürüttüğü interaktif yönetim anlayışıyla birçok yeniliğe imza atmış ve atmaktadır.” dedi.
SEDDK Başkanı Gürsoy, İzmir’de ve Ege Bölgesi’nde yaşanan depremin ardından Zorunlu Deprem Sigortası’na ilgide çok ciddi bir artış olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
“30 Ekim verilerine göre, Ege Bölgesi’nde DASK sigortalılık oranı yüzde 54 seviyesindeydi. Depremden sonraki ilk hafta Ege Bölgesi’nde günlük poliçe üretimi yüzde 118 artış gösterdi. Şu anda da deprem öncesine göre günlük yüzde 8 artış ile devam ediyor. Depremin ardından İzmir’deki Zorunlu Deprem Sigortalı konut sayısı 635 binden 686 bine ve sigortalılık oranı yüzde 61’e yükseldi. Türkiye genelindeki günlük poliçe üretimi artışı ise yüzde 5 düzeyindeyken, depremden hemen sonra bu oran yüzde 30 seviyelerine kadar yükseldi. Ancak önceki deneyimlerimizden biliyoruz ki her depremden sonra Zorunlu Deprem Sigortası’na olan talep artsa da kısa bir süre sonra deprem öncesindeki seviyelerine iniyor. Biz bu nedenle Türk Reasürans’ın yenilikçi projeleriyle sigortalılık oranını artırmak ve ülkedeki tüm konutları teminat altına almak amacıyla bilinci artırma hedefiyle yapılan çalışmaları takdir ile izliyor ve destekliyoruz.”DASK olarak İzmir depreminin hemen ardından bölgeye geldiklerini ifade eden Gürsoy, depremden sonraki ilk günde eksperlerin sahaya çıktığını ve 3. günde ilk ödemeleri gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Gürsoy, o günden bu yana da hasar ihbarlarını en kısa sürede sonuçlandırmak için aralıksız çalıştıklarını aktararak, “İzmir depreminde, bugüne kadar toplam 23 bin 500 hasar ihbarı alındı ve sonuçlanan dosyalar için de 190 milyon TL ödeme yapıldı. Kalan dosyaları da en hızlı şekilde sonuçlandırmak ve ödemeleri tamamlamak için zorlu pandemi şartlarına rağmen aralıksız çalışmaya devam ediliyor. 24 Ocak’ta gerçekleşen Elazığ merkezli deprem için 240 milyon TL ödeme yapılmıştı. İzmir depreminden sonra yapılan ödemelerle de birlikte DASK’ın kuruluşundan bu yana gerçekleştirilen toplam ödeme tutarı 630 milyon TL’ye ulaştı.” şeklinde konuştu.
Bugün Türkiye genelinde Zorunlu Deprem Sigortası poliçe sayısının 10 milyonu aşarken sigortalılık oranının yüzde 57 düzeyinde olduğunu bildiren Gürsoy, “DASK olarak önceki deneyimlerimizden de biliyoruz ki deprem geçirmiş illerde sigortalılık oranları daha yüksek oluyor. Bu yıl 24 Ocak’ta gerçekleşen Elazığ merkezli depremde, Elazığ’ın sigortalılık oranı yüzde 35 civarındayken bugün bu oranın yüzde 51’e ve Malatya’da sigortalılık oranının yüzde 38’den yüzde 51’e yükseldiği görülüyor. Bahsettiğim gibi 30 Ekim’de yaşanan İzmir depreminin de sigortalılık oranına aynı şekilde etkisi oldu.” dedi.
Gürsoy, yılın sonuna yaklaşılan bugünlerde sigortalılık oranlarına bölgesel bazda bakıldığında ise Marmara Bölgesi’nin yüzde 68’lik sigortalılık oranıyla ilk sırada yer alırken, sigortalılık oranlarının Ege Bölgesi’nde yüzde 57, İç Anadolu’da yüzde 53, Doğu Anadolu’da yüzde 50, Akdeniz’de yüzde 49, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu’da yüzde 45’ler düzeyinde seyrettiğini söyledi.
DASK’ın ödeme gücü ve olası İstanbul depremine ilişkin soru üzerine Gürsoy, DASK’ın, Zorunlu Deprem Sigortası ile bir havuz oluşturduğunu ve söz konusu havuzun sigortacılık esaslarına göre işletildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mevcut deprem rezerv tutarımız, ülkemizde herhangi bir yerde deprem olması durumunda o an itibarıyla ilgili depremden zarar gören ve yaşayan poliçesi olan vatandaşlarımızındır. DASK, tüm planlarını olası İstanbul depremini göz önünde bulundurarak yapıyor. Depreme hazır olmak için DASK’ın operasyonel ve finansal gücünü artıracak çalışmalar gerçekleştiriliyor. Bu kapsamda Türk Reasürans’ın yönetiminde kasım ayı itibarıyla DASK’ın hasar ödeme gücü 40 milyar TL’ye yükseltildi. Afet Yönetim Projesi kapsamında da olası bir depremde sigortalıların hasarlarını daha hızlı ve daha etkin şekilde karşılayabilmek için güçlü bir bilgi teknolojisi altyapısı kuruldu ve bu bilgi teknoloji altyapısını en etkin şekilde kullanacak insan kaynağı ve organizasyon yapısını oluşturma çalışmalarına devam ediliyor. Hasar tespitleri, teknolojinin imkanlarını kullanarak mobil cihazlar üzerinden artık çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Hasar yönetimindeki hız ve poliçe sahibi vatandaşın tazminatını vaktinde alması DASK’a duyulan güvenin temel unsurlarından biri.”Türker Gürsoy, bugün Türkiye genelinde iki konuttan birinin sigortalı olduğunu belirterek, bu oranın dünyadaki benzer modellerle kıyaslandığında çok iyi bir oran olmakla birlikte kapsamlarına giren konutların tamamının Zorunlu Deprem Sigortası güvencesine sahip olması için çalıştıklarını söyledi.
Depremin Türkiye’nin gerçeği olduğunu, topraklarının büyük çoğunluğunun çeşitli derecelerde deprem riski barındırdığını anlatan Gürsoy, “Bu nedenle depreme karşı önlem almak kaçınılmaz. Depremin zamanını ve şiddetini önceden tahmin etmek mümkün değil. Dolayısıyla depreme hazırlıklı olmamız gerekiyor. Öncelikle deprem riskinin farkında olmalı ve depremi sadece yaşanan afetler sonrasında hatırlamamalıyız.” dedi.
Gürsoy, depremle mücadelenin depremden önce başlaması gerektiğini ifade ederek, “Zorunlu Deprem Sigortası da depreme karşı alınabilecek en önemli finansal önlemlerden biri. DASK olarak hedef, ülke genelinde depreme karşı finansal önlem olarak Türkiye kumbarasını oluşturmak. Bunun için sadece günde ortalama 44 kuruş ayırmak yeterli. Türkiye geneli için ortalama prim senelik 162 TL.” diye konuştu.